Tıkla Sende Sitene Ekle


   
  T Ü R K O Ğ L U
  İz Bırakanlar
 

Vehhâb-ı ÜMMİ
(Ölm. 1004=1595)
XVI. yüzyıl mutasavvıf şairlerimizdendir. Halveti tarikatının orta kolunu temsil eden Ahmet Şemsü'd-din Marmaravi'den feyz almıştır. Kendileri de, mutasavvıf şair ve yazarlardan Ramazan Armağani ve Elmalılı Şeyh Eroğlu Yahşi Efendi'yi yetiştirmiştir, ayni zamanda Halveti'liğin çevrede etkin bir dergâh hâline gelmesinde öncü olmuştur.

Vahap Ümmi'nin oldukça zengin bir divanı vardır. Ahmet Fikri'nin rık'a hattı ile 1260 (1844) yılında yazılmış bir nüshası, Elmalı Halk Kütüphanesi yazma eserler bölümü 7 numarada kayıtlıdır.

Mezarı; Elmalı Pınarbaşı'nda sonradan tekrar yapılan ahşap bir türbe içinde eşi ve iki çocugu ile bir aradadır.

 

 

Abdal Musa SULTAN
Yigitliğin, aklın, inancın, sevginin simgesi olan birlik ve beraberlik ateşiyle tutuşan Orhan Gazi'nin silah arkadaşı, Anadolu'nun gözcüsü Türk düşünürlerinden Abdal Musa Sultan günümüzde yaklaşık altı yüzyıl önce yaşamıştır. Ölümünün üzerinden altı yüzyıllık bir süre geçmesine karşın Anadolu insanının bu soylu Anadolu Eren'ine saygısı canlı ve dipdiri ayaktadır.

Bu güzel insanın yaşamıyla ilgili bilgiler, yazılı kaynaklarda oldukça azdır, daha çok söylencelere dayanır. Yunus Emre, Hazreti Mevlana, Nasrettin Hoca, Hacı Bektaş Veli gibi Türk halkının gönlünde taht kurduğundan Abdal Musa Sultan'ın mezarının kendi köyünde yöresinde bu Anadolu Eren'inin olduğu söylenen mezar ve yine O'nun adına adak yeri koruluk vardır.

Abdal Musa Sultan, bazı söylencelere göre Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in soyundan gelen Hacı Bektaş Veli'nin amcası olan Haydar Ata'nın oğlu, Hasan Gazi'nin oğludur.

Yazılı kaynaklardan söylencelerden anlaşıldığı kadarıyla 14. yüzyılda yaşadığı Osmanlı'nın ilk padişahlarından Orhan Gazi ile birlikte Bursa'nın fethine katıldığı, Osmanlı'nın genişlemesinde etkin görevler üstlenen Yeniçeri Ordusunun kuruluşu ile yakından ilgilendiği bilinmektedir. Söylenceler Bursa'nın fethinden evvel Buharadan gelen kırk abdaldan biri olarak gösterir. Ancak, Abdal Musa Sultan, aşağıdaki şiirinde de görüldüğü gibi kendini Hoy'lu kabul eder.

Kim ne bilir bizi nice soydayız
Ne zerrede oddan ne de sudanız

Bize meftün olan marifet söyler
Biz Horasan ellerinde boydanız

Musa gibi lentarani deniriz
Aslımı sorar isen Hoy' danız.

Yine, Elmalı'nın Tekke köyünde Antalya Müzesinin ilk müdürü Süleyman Fikri Erten tarafından bulunan 23 mm. kutrundaki tarihsiz bir mühürde Abdal Musa'nın peygamber sülalesinden olduğu, Hoy'dan Anadolu'ya geldiği belirtilir.

Anadolu ulularından Abdal Musa Sultan için "Horasan mülkünden Hoy'dandır. Aslı Şah İmam Hasan'dır pirimin nesli" diyen Bektaşı ozanlarından Geda Muslu yine (Abdal Musa Sultan'ın) "Rumeli'ne kumandan olduğunu, tahta kılıcı ile taşı ikiye böldüğünü, bütün Rumeli'ni İslam'a getirdiğini, kâfirlere gazalarda bulunduğunu" belirtir.

 

Muhammed Hamdi YAZIR
(1878-1942)
Türk-İslam alimi, ünlü müfessirlerden Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, hocası Kayserili Mahmud Hamdi Efendi'ye nisbetle "Küçük Hamdi" diye anılır.

Elmalı'nın Kar yağdı mahallesi 3 Nolu hanede dünyaya gelmiştir. Anası, Sarılarlı Mehmed Efendi' nin kızı Fatma, babası Hoca Numan Efendi'dir. Her iki soydan da çevrede etkin alimler yetişmiştir.

Hıfzını, ilk ve Rüştiye tahsilini Elmalı'da yapan Küçük Hamdi, dayısı Mustafa Zekai Efendi tarafından İstanbul'a götürülmüş, Süleymaniye Tetimmelerine yerleştirilmiştir.

Öğrenimini sırasında hat sanatı ilgisini çekmiş, Bakkal Arif Efendi (1830)-1909'dan sülüs-nesih, Sami Efendi (1838-1912)'den ta'lik ve celi sülüs yazı çeşitleri meşketmiştir.

1324 (1906) yılında Ders-i am icazetini aldıktan sonra Mülkiye Mektebi'nde Ahkam'ı Evkaf ve Arazi, Mekteb-i Kuzat'ta Fıkıh dersleri okutmuştur. Bu ara, Darü'l Hikmet'il - İslamiye aza ve reisliği yapmış, II. Meşrutiyet'in ilanı ile siyasi hayata atılarak Antalya'dan mebus seçilmiştir.

I. Dünya Savaşı'nda sonra Evkaf Nazırı ve Ayan azalığında bulunmuştur.

Cumhuriyet'in ilanı; beraatla şonuçlanan İstiklal Mahkemesi arkasından Medresetü'l-Mütehassısin'de mantık hocalığı yapmıştır. Artık bu son resmi görevi olmuş, medreselerin kaldırılması üzerine İstanbul'da evine çekilerek ilmi çalışmalarını sürdürmüştür.

Bilginliği gibi alimliği yanında, hafızlığı, hattatlığı, şairliği ve hatta ses müsikisine aşinalığı olan; Arapça, Farsça ve Fransızca dillerini çok iyi bilen bu şeçkin yüce büyüğümüz, 27 Mayıs 1942 günü İstanbul Erenköy'deki evinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, Sahra-yı Cedid mezarlığında bulunan babasının yanına konulmuştur.

Basılı eserleri: Sırat-ı Mustakim, Sebilü'r- Reşad, Reyanü'l-Hak dergilerinden çıkan yazılarından başka;

1- Hak Dini Kur'an Dili, 9 Cilt
2- Fransızca'dan tercüme ettiği, önsüz ve dip notlarla zenginleştirdiği ''Tahlili Tarihi Felsefe, Metalib ve Mezahip" adını verdiği Tarih Felsefesi,
3- İrşadü'l-Ahlaf fi Ahkami'l-Evkaf,
4- Sefer bahsi Risale'si.
Basılmamış eserleri: 1-Suni Mantık, 2-Usul-i Fıkıh, 3-Hukuk Kamusu(Eksik kalmıştır), 4-Divan.

 
 

İbrahim Bedrettin ELMALI
(17/12/1965 - 25/10/1966)
Türkiye Cumhuriyetinin Sekizinci Diyanet İşleri Başkanı olan İ. Bedrettin ELMALI 1903 yılında Antalya'nın Elmalı ilçesinde dünyaya geldi. Ögretmen Ali Beyin oğludur.

İlk ve orta tahsilini Elmalı'da yaptı. Daha sonra İstanbul'a gelerek Dar'ül Hilafet'ül Aliyye Medresesine girdi. 1928 yılında Dar'ül-Funun İlahiyat Fakültesinden mezun oldu.

İbrahim Bedrettin ELMALI İstanbul ve Ankara'da çeşitli memuriyetlerde bulunduktan sonra Üsküdar ve İstanbul Müftülükleri yaptı. Bir süre Diyanet İşleri Başkanlığı Personel Dairesi Başkanlığı yaptıktan sonra 17 Aralık l965 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığına tayin edildi. Bu görevde yaklaşık bir yıl kaldıktan sonra 25/10/1966 tarihinde emekli olan ve iki dönem milletvekilliği de yapan ELMALI 05/12/1994 tarihinde vefat etti

Sinan ÜMMİ
Sinan Ümmi Elmalı'nın yetiştirdiği nadide şahsiyetlerden biridir. Ümmi Sinan 16. yy'nın ikinci yarısında, 17. yüzyılın birinci yarısında yaşamıştır. Yeni neslimizden bu büyüğümüzü tanıyanlarımız azdır Bu yazımızda acızane olarak sizlere bu büyük veliyi tanıtmaya çalışacağım.

Sînan Ûmmi Elmalı ilçemizde doğup büyümüş Türk-İslam şairi, mutasavvıfı, müderris alimidir. Asıl adı: Yusuf'tur. Bir beyitinde kendisinden bahsederek:

İsmi a'zam bi-nişan û lâ-mekan şehrindendür
Şenr-i Elmalu Sınan Ümmi okurlar adıma demektedir.

Ümmi Sinan'ın doğum tarihinin 1553 yıllarında olduğu söylenebilir. Ümmi Sinan Halveti Büyüklerinden EROĞLU NURİ'ye intisab etmiştir. Bir manzumesinden şöyle söylemiştir:

Bülbülün mekanı güller içinde
Kargalar ötmez bülbüller içinde

Berü gel nefsini bilmek dilersen
Nedir göstereyim haller içinde

Vucudun milkine cevlan idersen
Yolun öğredeyim yollar içinde

Erenler her kime kılsa bir nazar
Söylenir irfanı diller içinde

Gelüp bu tevhidime dil verenler
Misl-i dana olur kullar içinde

Tarikat bütesinde kâl olmayan
Yek bula değmez ehiller içinde

Âşık olan kişi aşkın tadını
Bulamaz sükker-ü ballar içinde

Hakikat bağının bülbülleri gör
Seyrider envarı güller içinde

Velayet tahtına sultan olanlar
Yürüner hırka vü şallar içinde

Bu sırra irdüğüm halım sorarsan
Baş kodum bir zaman yollar içinde

Ümmi Sinan ider EROĞLU dirler
İsmime Şeyhimin iller içinde

Ümmi Sinan' ın tahsil hayatı ile ilgili geniş bilgi yoktur. Fakat Elmalı'da o tarihlerde birçok medresenin, kütüphanenin bulunmasından hem Elmalı'nın bir ilim ve irfan yuvası olduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki Sinan Ümmi Elmalı' yı manevi şahsında temsil edecek kadar şöhrete sahiptir.

Mısr-i Niyazi:

Senr-i Elmalı canda bulmalı
Ummi Sinandır şöhret-i Zatı

Dost illerinin menzili ki ali göründü
Derdi dile derman olan Elmalı göründü

Mustafa Lutfi de :

Zahirde diransan-ü batında cevahirden
Elmalı diyup geçmez bir dilki ola insan

Ümmi Sinan Halveriye Tarikatının Ahmediye (Yiğitbaşı) şubesinin mumesillerindedir. Tarikat Silsilesini bir manzumesinde (sılsile-ı name) şu şekilde belirtmektedir. (Alaüddin Uşşki' den itibaren olan bölümü atıyorum).

Ol dahi Alâ'üd-din Uşşak'a telkin evledı
Anın içün asr-ı alem dertlerin dermanıdır.

Ol dahi fehm ile Sems'üd-din e telkin eyledi
Anın içün bu tarikat ehlinin merdanıdır.

Ol dahi VEHHÂB-I ELMALU' ya telkin eyledi
Anın içün ol Muhammed nunnun mihmanıdır

Ol dahi bil anı EROĞLU'na telkin eyledi
Anın içün zar-ı Hakda ırdüğü Rahmânıdur

Ol dahi bilkim SİNÂN UMMİ 'ye telkin eyledi
Anın içün kurulan sadıkların meydanıdır

Cümlesinin ruhine bin bin tâhıyyat-ü selam
Talib-i Hak olana himmetleri erzânıdır.

Sinan Ümmi Hak aşığıdır, şairdir, âlimdir, eğitimcidir. Güçlü bir kalemi vardır. Yunus tarzında Türkçe şiirler yazmıştır. İki eseri vardır. Bunlar; Divan-ı İlahiyat, Kutb-ül Meani' dir. Sinan Ümmi'nin şöhretini sağlayan eseri Divan-ı İlahiyat öğrencisi ise Mısri Niyazi'dir. Şiirlerini aruz vezniyle yazmıştır, hece vezni ile de yazdığı olmuştur. Şiirlerinde Allah ve Peygamber muhabbetini, hakiki aşkı insan-ı kamil anlayışını işlemiştir.
Ümmi Sinan'ın eğitimci olduğunu da söylemiştik. O gündüzleri kendi adıyla anılan medresede eğitim veren bir müderris, akşamları tasavvuf vaaj ve nasihatleriyle çevresini aydınlatan bir ışıktır. O yaşadığı çağda toplumu ile bütünleşmiş, sorumluluğunu yerine getiren bir alimdir.
Ümmi Sinan'ın halifeleri ise şunlardır; Güleboğlu Askeri Şeyh Muhammed Uşsaki el Halvetı. Şeyh Mushiniddin Uşşak, Şeyh Ahmet Metlal, Müfti Derviş ve Niyaz-i Mısri'dir.
Ümmi Sinan, Mısri'nin tarih manzumesinde yazdığı gibi 1657'de Elmalı'da vefat etmiştir.

Uğradı can yine matem üsdüne
Olmıya bir nâle nâlen üsdüne

Can ü dii meksuf-u mansuf oldular
Kara gün doğdu hanem üsdüne

Fevzımın suyu yerinden od çıkar
Yaraşur bana ki yanem usdüne

Yıkılıp meyhane hiç mey kalmadı
Bir eşik bulam mı yatam usdüne

Geldi Şeyhimin Niyazi tarihi
San kıyamet kopdi âlem usdune

(Sene-H.1067)

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol